top of page
HIV ve AIDS

HIV/AIDS’in ilk ortaya çıktığı 1980’li yıllardan günümüze uzun bir yol kat edildi. 90’lı yılların ortalarına kadar etkin tedavisi yoktu ve ne yazık ki kayıplar fazlaydı. 1996 yılında kullanıma baÅŸlanılan güçlü ilaçlar ile HIV tıpkı ÅŸeker ya da tansiyon hastalığı gibi kronik bir saÄŸlık durumu olarak tanımlanmaya baÅŸlandı. Günümüzde, alımı çok daha kolay ve yan etkileri azaltılmış ilaçlar ve saÄŸlık kuruluÅŸlarının saÄŸladığı tedavi ve bakım hizmetleri sayesinde HIV pozitif bireyler, herkes kadar uzun ve saÄŸlıklı bir yaÅŸam sürdürebiliyorlar.

HIV Nedir?

HIV, İngilizce Human Immunodeficiency Virus kelimelerinin kısaltmasıdır. Türkçe karşılığı ise İnsan Bağışıklık YetmezliÄŸi Virüsü'dür.

 

HIV, diÄŸer tüm virüsler gibi konakçı bir hücreye ihtiyaç duyar. Canlı bir hücreyi kullanmadan varlığını sürdüremez ve kendisini çoÄŸaltamaz.

 

HIV, bağışıklık sistemine ve özellikle de bağışıklık sisteminin enfeksiyonlarla mücadelesine yardımcı olan CD4 hücrelerine (T hücreleri) saldırır.  HIV, CD4 hücresinin içine girdikten sonra onun yapısını deÄŸiÅŸtirir, artık onu bir fabrika gibi kullanarak ve kendisini kopyalayarak yeni virüsler üretir. Bu yeni virüsler de diÄŸer CD4 hücrelerini enfekte etmek üzere faal hale geçerler. Bu süreçte, mücadeleyi kaybeden CD4 hücrelerinin sayısı zaman içinde azalır.

 

HIV tedavisinde kullanılan ilaçlar, HIV’in CD4 hücrelerinin içine girmesini ve onun yapısını deÄŸiÅŸtirerek yeni virüsler üretmesini engelleme mantığı ile çalışmaktadır. Mevcut ilaçlar, HIV’i kontrol altında tutmada ve CD4 hücrelerine zarar vermesini önlemede son derece etkilidir fakat HIV’i vücuttan tamamen atacak bir tedavi henüz bulunamamıştır. Åžimdilik diyebiliriz ki, HIV pozitif bireyler bu davetsiz ve istenmeyen misafiri ilaçlar ile kontrol altında tutarak, onunla ama saÄŸlıklı bir ÅŸekilde yaÅŸarlar.

​

AIDS Nedir?

AIDS, İngilizce Acuired Immune Deficiency Syndrom kelimelerinin kısaltmasıdır. Türkçe karşılığı EdinilmiÅŸ Bağışıklık YetmezliÄŸi Sendromu’dur.

 

HIV, tedavi alınmaması durumunda bağışıklık sistemini zayıflatır ve vücudu hastalıklara açık hale getirir. Bağışıklık sistemi artık vücudu savunamaz hale gediÄŸinde çok ciddi ve genellikle de kiÅŸiyi ölüme kadar götüren enfeksiyonlar ve kanserler geliÅŸebilir. Vücudun savunma gücünün zayıflamasını kendileri açısından avantaja dönüÅŸtürdükleri için bu hastalıklara, fırsatçı enfeksiyonlar denir. Daha önce “AIDS’ten öldü” ifadesini duymuÅŸsunuzdur. Bu gerçeÄŸi yansıtan bir ifade deÄŸildir çünkü kiÅŸiyi ölüme götüren aslında bir fırsatçı enfeksiyondur. AIDS ise bu fırsatçı enfeksiyonların ve kanserlerin geliÅŸim gösterdiÄŸi tablonun adıdır ki bu tabloyu açıklayan ifade, sendrom kelimesiyle AIDS içinde tanımlanmıştır.

​

Günümüzde AIDS kelimesini, etkin tedaviler sayesinde artık daha az kullanıyoruz.  HIV pozitif bireyler,  doÄŸru zamanda tedaviye baÅŸlayarak AIDS tablosu görülmeden yaÅŸamlarına saÄŸlıklı bir ÅŸekilde devam edebiliyorlar. Tedaviye geç kalınmış, AIDS evresindeki kiÅŸinin geri döndürülmesi de, sendrom kaynaklı hastalıkların vücutta yarattığı hasara baÄŸlı olarak mümkün olabilmektedir.

HIV Nereden Geldi?

HIV’in ilk ortaya çıkışına iliÅŸkin farklı teoriler ve hatta komplo teorileri bulunsa da bilimsel çevrelerde en çok kabul gören yaklaşım ÅŸempanzelerden insana geçtiÄŸi yönündedir.

​

Bilim insanları Orta Afrika’da yaÅŸayan bir ÅŸempanze türünün insanlardaki HIV enfeksiyonunun kaynağı olabileceÄŸini düÅŸünmektedir. Onlara göre bu ÅŸempanzelerde bulunan SIV (Simien Immunedefciency Virus), etleri için avlanan bu hayvanların kanları vasıtasıyla insanlara geçmiÅŸtir. Mutasyona uÄŸrayan SIV, insanda HIV’e dönüÅŸmüÅŸtür. Bilim insanları bazı bulgular ışığında virüsün, 1800’lü yılların sonlarından baÅŸlayarak yıllar içinde önce Afrika’ya ve sonrada dünyaya yayıldığını ifade etmektedir.

Pozitif Hikayeler

© 2018 Pozitif-iz DerneÄŸi / İSTANBUL

 0535 519 54 95

  • Facebook App Icon
  • Twitter App Icon
  • Instagram Sosyal Simge
bottom of page